Kayıtlar

GÖKTE BİRİ VAR

Resim
   Murat fülütünü çala çala ilerliyormuş. bir gün eve giderken teldeki adam '' hey çocuk bana fülütü versene '' Murat fülütü vermiş ve adam  güzel güzel çalmış çalınca Murat'a geri vermiş. günlerden bir gün trafik polisi gelmiş, adama ''dreğin parasını ödediniz mi'' demiş.'' ödedim'' demiş adam. ''Bide bayım reklam yapıyorsunuz'' '' ne reklamı, üstümdeki mi '' adam üstünü çıkarmış atmış. '' bayım ne yapıyorsunuz, hemen üstünüze bir şey giyin '' adam giymiş ve polis gitmiş. Birkaç gün sonra Murat eve gitmek yerine arkadaşlarıyla sahile gitmiş. Ben kumda yatmaya karar vermiştim ve susam bunu değerlendirip beni kuma gömdü. uyandığımda hiç kimse yoktu bağırdım  bağırdım ama sesimi duyan olmadı. Murat' ın annesi Murat' ı aramaya çıkmıştı akşama kadar aradı aradı bulamadı. Sonra teldeki adam ''çocuk ve arkadaşı sahile gittiler arkadaşı döndü çocuk dönmedi'' annesi hemen...

CHARLİE'NİN BÜYÜK CAM ASANSÖRÜ

Resim
  Bay Wonka İşi Azıtıyor Charlie'yi son gördüğümüzde, yaşadığı kentin üstünde Büyük Cam Asansörle uçmaktaydı. Bay Wonka, kısa bir süre önce o koskocaman, akıllara durgunluk veren Çikolata Fabrikasını Charlie'ye armağan ettiğini açıklamıştı. Küçük dostumuz, tüm ailesini Asansöre bindirmiş, bir kahraman gibi fabrikaya dönmekteydi. İsterseniz Asansördeki yolcuları bir hatırlayalım: Kahramanımız Charlie Bucket. Akıl sır ermez çikolatalar yapan Bay Willy Wonka. Charlie'nin babasıyla annesi: Bay Bucket ve Bayan Bucket. Bay Bucket'in babasıyla annesi: Joe Dede ve Josephine Nine. Bayan Bucket'in babasıyla annesi: George Dede ve Georgina Nine.  Josephine Nine, Georgina Nine ve George Dede, havalanmadan hemen önce Asansörün içine itilen yataktan hiç çıkmamışlardı. Joe Dedeye gelince, eminim unutmamışsınızdır, yatağından çıkmış, Charlie'yle birlikte Çikolata Fabrikasını gezmeye gitmişti. Şimdi Büyük Cam Asansör yeniden üç yüz metre yükselmişti, kanatlanmış uçuyordu sanki. ...

CHARLİE'NİN ÇİKOLATA FABRİKASI

Resim
  İnsanlar her zaman ne olursa ve ne yaparsa onun karşılığını alırlar. Tıpkı Charlie Bucket gibi. Charlie Bucket, iki dedesi, iki ninesi, anne ve babasıyla sadece iki odası olan bir kulübede yaşıyordu. Çok yoksullardı. Nitekim hiçbir zaman yemek esnasında ikinci tabağı yiyemeyen bir geniş aileden bahsediyoruz. Charlie daha çocuktu ve çocuk olmasına rağmen yılda sadece bir kez, doğum günlerinde çikolata yiyebiliyordu. Çünkü imkânları buna olanak sağlayabiliyordu ancak. Charlie ise yılda sadece bir kez yiyebildiği çikolatayı ısırıp ısırıp yiyerek onu bir ayda bitiriyordu. O bu kadar uslu ve terbiyeli bir çocukken her şeyden mahrum bırakılması üzücü bir durum. Her gece dedeleri ve ninelerinin yanında gidip onlardan hikâye dinleyen Charlie bir gece de yaşadığı kasabada bulunan Çikolata Fabrikası’nın sahibi Bay Willy Wonka’nın hikâyesini dinlemek ister. Kasabasında bulunan o Çikolata Fabrikası’na dünya tarafından oldukça büyük bir ilgi vardı. Zira Bay Willy Wonka dünyanın en muhteşem ve...

KARA OKLAR ÇETESİ 2

Resim
  Kara Oklar Çetesi yirmi iki bölümden oluşmakta ve aslında önemli bir görev olan macerayı konu almaktadır. Baş kahramanları üç arkadaş olan Erim, Nisan ve Zafer'dir. Kitapta ayrıca Erim'in ikiz kız kardeşleri Sanem ile Simin, babaanneleri Müzeyyen Hanım ve şehit olan babalarının dostu Ahmet Tevfik gibi pek çok kahraman bulunmaktadır. Kara Oklar Çetesi kitabına konu olan büyük macera, 8 Ağustos 1928 ve 29 Ağustos 1928 tarihleri arasında geçmekte ve bazı bölümler de bu aralıktaki belli tarihler ile başlamaktadır. Maceranın sonunda "Yazarla Sohbet" adında yazarın okurla konuşma havasında, kitapla ilgili küçük açıklamalar yaptığı bir bölüm bulunmaktadır. Bu bölümü takip eden "1928 Türkiye'si ve İstanbul'u" adlı bölümde ise yazar, kitaptaki tarihlere dikkat çekmekte ve bu tarihlerle ilgili bazı bilgiler vermektedir. Bu bölümü ise, o yılları yansıtan birkaç fotoğraf ve kitabın Beybaba'sı Muhittin Ergüneş'in tramvay hattı çizimi takip etmektedir. A...

KARA OKLAR ÇETESİ

Resim
  Kara Oklar Çetesi Büyük Macera Kara Oklar Çetesi yirmi iki bölümden oluşmakta ve aslında önemli bir görev olan macerayı konu almaktadır. Baş kahramanları üç arkadaş olan Erim, Nisan ve Zafer'dir. Kitapta ayrıca Erim'in ikiz kız kardeşleri Sanem ile Simin, babaanneleri Müzeyyen Hanım ve şehit olan babalarının dostu Ahmet Tevfik gibi pek çok kahraman bulunmaktadır. Kara Oklar Çetesi kitabına konu olan büyük macera, 8 Ağustos 1928 ve 29 Ağustos 1928 tarihleri arasında geçmekte ve bazı bölümler de bu aralıktaki belli tarihler ile başlamaktadır. Maceranın sonunda "Yazarla Sohbet" adında yazarın okurla konuşma havasında, kitapla ilgili küçük açıklamalar yaptığı bir bölüm bulunmaktadır. Bu bölümü takip eden "1928 Türkiye'si ve İstanbul'u" adlı bölümde ise yazar, kitaptaki tarihlere dikkat çekmekte ve bu tarihlerle ilgili bazı bilgiler vermektedir. Bu bölümü ise, o yılları yansıtan birkaç fotoğraf ve kitabın Beybaba'sı Muhittin Ergüneş'in tramvay h...

POSTAYLA GELEN DENİZ KABUĞU

Resim
  Behiç Ak'ın yazıp resimlediği çocuk romanı Postayla Gelen Deniz Kabuğu yirmi iki bölümden oluşur. Günümüzün en büyük problemlerinden olan, teknolojiyi bilinçsizce kullanmayı ve aile ilişkilerinin zayıflamasının sonuçlarını konu alır. Sude, pantomimci Rıfkı Bey ile avukat Sevda Hanım'ın biricik kızlarıdır. Babası ve annesi çok yoğun çalıştıkları için genellikle yalnız kalan Sude, okul dışındaki vakitlerini sahilde yürüyerek ve deniz kabuğu toplayarak geçirir. Ama bir gün kapılarına gelen bir tablet bilgisayar satıcısından aldıkları tablet ile hayatları çok değişir. Sude artık evden çıkmaz olur çünkü sürekli tabletiyle internette gezinir ve oyun oynar. İlk zamanlarda bu durum pek sorun teşkil etmez. Ama bir süre sonra Sude her şeyi tabletinin ekranına bakarak yapar. Hatta öğretmeninin de izniyle dersleri bile tabletine kaydederek izler. Okula veya başka bir yere giderken hep tabletindeki yol bulucuyu kullanır. Sonunda bir gün Sevda Hanım Sude'yle televizyon izlerken, Sude...

KÜÇÜK PRENS

Resim
  Kitap, yazarın çocukluğuna ait bir anıyla başlar. Henüz altı yaşındayken bir kitapta gördüğü avını yutmakta olan boa yılanı resminden etkilenir ve kendisi de fil yutmuş bir boa yılanı resmi çizer.  Ancak yaptığı bu çizimi gösterdiği tüm büyükler bunun bir şapka olduğunu zannederler. Ayrıca resim yerine matematik, tarih, coğrafya gibi derslerle ilgilenmesini tavsiye ettiklerinden yazar da resmi bırakır ve pilot olur. Bir gün Sahra Çölü’nün üzerindeyken uçağı kaza yapar ve zorunlu olarak çöle iner. Yanında kimse yoktur ve yerleşim yerlerinden de çok uzaktadır. Gece kumların üzerinde uyuduktan sonra küçük bir çocuğun sesiyle uyanır. Çocuk kendisinden bir koyun resmi çizmesini ister. Yazar, çölün ortasında böyle bir çocukla karşılaşmasına şaşırsa da yine de dediğini yapar. Ancak çocuk çizdiği koyunlardan hiçbirini beğenmez. Sonunda yazar bir kutu çizerek koyunun kutunun içinde olduğunu söyler. Çocuk da bu çözüme memnun olur ve kendinden bahsetmeye başlar. Anlattığına göre başka ...